Atriyal Fibrilasyon Sıklığı Yaşla Artar: Göz Ardı Edilmemesi Gereken Bir Salgın

Tem, 07 2025 Makaleler
Atriyal Fibrilasyon Sıklığı Yaşla Artar: Göz Ardı Edilmemesi Gereken Bir Salgın

Atriyal Fibrilasyon Sıklığı Yaşla Artar: Göz Ardı Edilmemesi Gereken Bir Salgın

Atriyal fibrilasyon (AF), en sık görülen kronik ritim bozukluğu olup özellikle yaşlı popülasyonda ciddi bir sağlık yükü oluşturmaktadır. Yaşa bağlı olarak sıklığı giderek artan bu tablo, kalp yetersizliği, inme ve ölüm riskinde belirgin bir artışa neden olmaktadır. Bu nedenle AF’nin tanınması, risk faktörlerinin yönetilmesi ve erken müdahale edilmesi büyük önem taşır.

Atriyal Fibrilasyon Nedir?

Atriyal fibrilasyon, kalbin kulakçıklarının (atriyumlar) düzensiz ve genellikle hızlı bir şekilde kasılmasıyla karakterize bir ritim bozukluğudur. Bu düzensiz elektriksel aktivite, kalpte verimsiz kan pompalanmasına neden olur ve pıhtı oluşumuna zemin hazırlar. En önemli komplikasyonlarından biri de iskemik inmedir. Atriyal fibrilasyon hastalarında inme riski yaklaşık 5 kat artar ve bu inme vakaları genellikle daha şiddetli ve kalıcı sakatlıklara neden olur.

Atriyal Fibrilasyonun Yaşla İlişkisi

Yaş, AF için en güçlü bağımsız risk faktörlerinden biridir. Özellikle 40 yaşından sonra AF görülme sıklığında dramatik bir artış başlar. Uzun süreli gözlemsel çalışmalar (örneğin Framingham ve Rotterdam çalışmaları), 40 yaşındaki bireylerin yaşam boyu AF geliştirme riskinin %25–26 olduğunu göstermektedir. Yani 40 yaşındaki her 4 kişiden biri, hayatı boyunca AF geçirecektir.

Yaş Gruplarına Göre AF Prevalansı:

Yaş Aralığı

Toplumda Görülme Oranı

40–50 yaş

%0.5–1

60–70 yaş

%2–4

70 yaş üstü

%5–10

80 yaş üstü

%10–15

Bu veriler, yaşla birlikte AF riskinin her 10 yılda yaklaşık 2 kat arttığını göstermektedir.

Atriyal Fibrilasyonun En Sık Nedenleri

Atriyal Fibrilasyonun En Sık Nedenleri

AF, yapısal kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok sistemik bozuklukla ilişkilidir. Özellikle aşağıdaki nedenler ön plandadır:

1. Mitral Kapak Hastalıkları (özellikle mitral darlık):

Mitral darlık, sol kulakçıkta basınç artışına ve genişlemeye neden olarak atriyal fibrilasyonu tetikler. Bu ilişki romatizmal kalp hastalığı olan bölgelerde daha yaygındır.

2. Ateroskleroz ve Koroner Arter Hastalığı:

Ateroskleroz, hem doğrudan kulakçık yapısını etkileyebilir hem de kalp krizi sonrası oluşan yara dokusu (fibrozis) nedeniyle AF gelişimini kolaylaştırır.

3. Tiroit Hastalıkları (özellikle hipertiroidizm):

Tiroid hormonlarındaki artış, kalp hızını ve elektriksel aktiviteyi etkileyerek atriyal fibrilasyonu tetikleyebilir.

4. Diğer Risk Faktörleri:

  • Hipertansiyon

  • Kalp yetmezliği

  • Diyabet

  • Uyku apnesi

  • Kronik böbrek hastalığı

  • Alkol tüketimi

  • Obezite

Bu risk faktörlerinin bir arada bulunması, AF gelişme olasılığını daha da artırır.

AF’nin En Ciddi Sonucu: İnmeye Yol Açması

AF’ye bağlı oluşan düzensiz kasılmalar, kulakçık içinde kanın göllenmesine ve pıhtı oluşmasına neden olur. Bu pıhtıların beyne gitmesi durumunda ise iskemik inme meydana gelir. Atriyal fibrilasyona bağlı inmeler:

  • Daha geniş alanları etkiler,

  • Daha ciddi sakatlık bırakır,

  • Tekrar etme eğilimindedir,

  • Yaşam süresini belirgin şekilde kısaltır.

Bu nedenle, AF tanısı konmuş hastalarda inme riskini azaltmak amacıyla kan sulandırıcı tedaviler (antikoagülanlar) çoğu zaman hayat kurtarıcıdır.

Tanı ve İzlem

Atriyal fibrilasyon çoğu zaman belirti vermeyebilir (asemptomatik olabilir). Ancak şu belirtilerle kendini gösterebilir:

  • Kalp çarpıntısı

  • Göğüste rahatsızlık hissi

  • Nefes darlığı

  • Halsizlik, yorgunluk

  • Bayılma

Tanı için temel yöntemler:

  • EKG (Elektrokardiyografi)

  • Holter monitörizasyonu (24–72 saatlik ritim takibi)

  • Ekokardiyografi (altta yatan yapısal kalp hastalıklarını değerlendirmek için)

Tedavi Seçenekleri

Atriyal fibrilasyonun tedavisi üç temel hedefe dayanır:

1. Ritim veya Hız Kontrolü:

  • Ritim kontrolü: AF’yi normal sinüs ritmine döndürmek için antiaritmik ilaçlar veya kardiyoversiyon (elektroşok) uygulanabilir.

  • Hız kontrolü: Kalp atım hızını düşürmek için beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri veya digoksin kullanılabilir.

2. Tromboemboli Önlenmesi:

İnme riskine göre (CHA₂DS₂-VASc skoru kullanılarak) antikoagülan tedavi başlanır. Yeni nesil kan sulandırıcılar (NOAC’lar), bu alanda warfarine alternatif olarak daha güvenli seçenekler sunmaktadır.

3. Altta Yatan Hastalığın Tedavisi:

  • Tiroid bozuklukları düzeltilmeli

  • Hipertansiyon, kalp yetmezliği gibi eşlik eden hastalıklar kontrol altına alınmalı

Sonuç

Atriyal fibrilasyon, yaşla birlikte sıklığı artan ve ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir ritim bozukluğudur. Özellikle 40 yaş üzerindeki bireylerde risk anlamlı şekilde artar. Her 4 kişiden biri, yaşamının bir döneminde AF geçirme potansiyeline sahiptir.

Hastaların düzenli kontrollerle taranması, risk faktörlerinin yönetilmesi ve uygun tedavilerle bu sessiz tehlikenin etkileri önemli ölçüde azaltılabilir.


🔍 Kaynaklar:

  1. Heeringa J, et al. Prevalence, incidence and lifetime risk of atrial fibrillation: the Rotterdam study. Eur Heart J. 2006;27(8):949–953.

  2. Lloyd-Jones DM, et al. Lifetime risk for development of atrial fibrillation: the Framingham Heart Study. Circulation. 2004;110(9):1042–1046.

  3. Camm AJ, et al. 2012 focused update of the ESC Guidelines for the management of atrial fibrillation. Eur Heart J. 2012.