Patent Duktus Arteriozus (PDA), doğumdan sonra kapanması gereken fetal bir damar olan ductus arteriosus’un açık kalmaya devam etmesiyle karakterize doğumsal bir kalp hastalığıdır. Ductus arteriosus, fetal yaşam süresince kanın pulmoner dolaşıma değil, doğrudan sistemik dolaşıma (aortaya) yönlendirilmesini sağlar. Normalde doğumdan sonra, artan oksijen seviyesi ve azalan prostaglandin düzeyleri nedeniyle bu yapı saatler ila birkaç gün içerisinde spontan olarak kapanır. Ancak bazı olgularda bu kapanma gerçekleşmez ve Patent Duktus Arteriozus (PDA) gelişir. Bu durum özellikle prematüre bebeklerde daha sık görülmekle birlikte, çocukluk ve erişkin yaşlarda da önemli klinik sonuçlara yol açabilir.
PDA açık kaldığında, aort ile pulmoner arter arasında sol-sağ şant meydana gelir. Bu anormal kan akışı, pulmoner dolaşıma ekstra hacim yüklenmesine neden olur. Bunun sonucunda pulmoner konjesyon, artmış pulmoner vasküler direnç, zamanla sağ ventrikül basınç yüklenmesi ve kalp yetmezliği gelişebilir.
Şantın büyüklüğü; PDA’nın çapı, uzunluğu, sistemik ve pulmoner vasküler direnç gibi faktörlerden etkilenir. Prematüre yenidoğanlarda duktus arteriosus, yüksek prostaglandin seviyelerine daha duyarlı olduğundan kapanma ihtimali düşüktür. Erişkin yaşlara ulaşan PDA olgularında genellikle küçük çaplı, asemptomatik şantlar izlenirken; büyük PDA’lar ciddi hemodinamik sorunlara yol açabilir.
PDA’nın klinik bulguları, şantın büyüklüğüne ve hastanın yaşına göre değişkenlik gösterir:
Fizik muayenede tipik olarak “makine sesi” benzeri sürekli bir üfürüm duyulur; bu bulgu tanı açısından oldukça değerlidir.
PDA tanısı öncelikle transtorasik ekokardiyografi (TTE) ile konur. Ekokardiyografi, şantın yönünü, büyüklüğünü, pulmoner arter basıncını ve sol kalp boşluklarında dilatasyonu değerlendirmek açısından önemlidir.
İleri tanı yöntemleri şunlardır:
Prematüre bebeklerde neonatal ekokardiyografi ve klinik bulgularla tanı konur.
Her PDA olgusu tedavi gerektirmez. Tedavi kararı şantın hemodinamik etkisine ve semptomların varlığına göre verilir. Aşağıdaki durumlarda PDA kapatılması endikedir:
Prematüre bebeklerde ilk basamak tedavi farmakolojik ajanlardır. Bu ilaçlar prostaglandin sentezini inhibe ederek duktusun kapanmasını sağlar:
İlaç tedavisi genellikle yaşamın ilk günlerinde etkilidir. Ancak başarısızlık durumunda diğer yöntemlere geçilir.
Günümüzde en yaygın kullanılan tedavi yöntemidir. Minimal invazivdir ve çoğu vakada başarı oranı yüksektir.
İşlem basamakları:
Avantajları: Daha kısa hastanede kalış süresi, daha düşük komplikasyon oranı, kozmetik üstünlük.
Cerrahi yöntem, özellikle prematürelerde medikal tedaviye yanıt alınamayan durumlarda ya da çok büyük PDA’larda tercih edilir. Sol torakotomi ile PDA ligatürlenir veya kesilerek kapatılır.
Girişimsel yöntemlerin uygulanamadığı anatomik zorluklar varsa cerrahi tek seçenektir.
PDA kapatılmadığında gelişebilecek komplikasyonlar:
Kateter bazlı kapatma sonrası komplikasyonlar nadirdir, ancak şunlar gözlenebilir:
Patent Duktus Arteriozus, tanısı ve tedavisi iyi tanımlanmış bir doğumsal kalp hastalığıdır. Özellikle prematürelerde erken tanı ve tedaviyle uzun dönem komplikasyonlar önlenebilir. Günümüzde kateter tabanlı kapatma yöntemleri, başarı oranı ve düşük risk profili nedeniyle öncelikli tercih haline gelmiştir. Cerrahi ve medikal tedavi ise özel endikasyonlara göre uygulanmaktadır. Her vakada multidisipliner değerlendirme ve bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımı esastır.
May, 22 2025
May, 22 2025
May, 22 2025
May, 22 2025
May, 22 2025